YKS başvuru yaparken din kültürü zorunlu mu ?

Simge

New member
YKS Başvurusunda Din Kültürü Zorunlu mu? Samimi Bir Merakla Başlayan Tartışma

Açık konuşayım, YKS başvuru süreciyle ilgilenirken kafama en çok takılan sorulardan biri şu oldu: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi gerçekten zorunlu mu? Hepimiz biliyoruz ki sınav süreci zaten başlı başına bir stres kaynağı. Ama bu tür sorular hem öğrencilerin hem de ailelerin kafasını karıştırıyor. Bazı arkadaşlar “zorunlu” diyor, bazıları “seçmeli” olduğunu iddia ediyor, bir kısmı da farklı uygulamaların geçmişte olduğunu anlatıyor. Bu belirsizlik yüzünden konuya biraz daha derinlemesine bakmak istedim.

Tarihsel Kökenler: Din Kültürünün Müfredattaki Yeri

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi Türkiye’de 1982 Anayasası ile zorunlu derslerden biri oldu. Anayasa’nın 24. maddesinde “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretimi ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasındadır” hükmü açıkça belirtiliyor. Yani aslında kökeni anayasal düzenlemelere dayanıyor.

YKS’de de Din Kültürü soruları uzun süredir Temel Yeterlilik Testi (TYT) veya Alan Yeterlilik Testi (AYT) içinde “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi / Felsefe Grubu” başlığı altında yer alıyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta şu: Din Kültürü soruları herkese mi yöneltiliyor, yoksa muafiyetler söz konusu mu? İşte kafa karışıklığı da tam bu noktada başlıyor.

Günümüzdeki Durum: Zorunluluk mu, Seçim mi?

Bugün YKS’ye giren öğrencilerin büyük çoğunluğu Din Kültürü sorularını çözmek zorunda. Ancak bazı istisnalar var. Örneğin:

- Farklı inanç gruplarına mensup olduğunu belgelendiren öğrenciler, Din Kültürü sorularından muaf olabiliyor. Bu durumda sorular, Felsefe Grubu derslerinden geliyor.

- Hiç Din Kültürü dersi almamış olan öğrenciler için de ÖSYM özel düzenlemeler yapabiliyor.

Yani teknik olarak Din Kültürü soruları zorunlu, ama istisnalar mevcut. Burada asıl mesele şu: Bu istisnalar adil mi, yoksa öğrenciler arasında fırsat eşitsizliği mi yaratıyor? Siz ne düşünüyorsunuz, forumdaşlar?

Erkeklerin Stratejik ve Sonuç Odaklı Yaklaşımı

Erkek öğrencilerle konuştuğumda ya da forumlarda yazılanlara baktığımda, çoğunun yaklaşımı oldukça stratejik oluyor. Onlar için mesele şu: “Kaç soru gelecek, hangi dersle daha kolay telafi edilir, netlerimi nasıl artırırım?” Erkeklerin bakışında konu dini ya da kültürel boyutuyla değil, tamamen sonuç odaklı ele alınıyor.

Bu stratejik yaklaşımda avantaj şu: Net kazanımı ve puan hesabı üzerine yoğunlaşmak, sınav performansını doğrudan etkiliyor. Ama eksik tarafı da var; mesele sadece sınav puanına indirgenince dersin kültürel, sosyal ve etik boyutları göz ardı ediliyor. Sizce sadece “puan” için bakmak doğru mu? Yoksa dersin içeriğine daha fazla değer vermek gerek mi?

Kadınların Empatik ve Topluluk Odaklı Yaklaşımı

Kadın öğrenciler ya da annelerle bu konuyu konuştuğumda daha çok empati ve toplumsal bağlam öne çıkıyor. “Çocuklar bu derste ne öğreniyor?”, “Toplumsal değerleri anlamak açısından katkısı ne?” gibi sorular sıkça dile getiriliyor. Kadınların yaklaşımı genellikle bireysel başarıdan çok topluluk içindeki uyum ve kültürel aktarım üzerinde yoğunlaşıyor.

Bu yaklaşımın avantajı şu: Sınavı sadece bir yarış olarak değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin yansıması olarak görmek. Ancak burada da şu risk var: Fazla empati, sınavın sert gerçeklerini gölgeleyebilir. Çünkü sonuçta üniversiteye girebilmek için belirli bir puan almak şart. Sizce burada denge nasıl sağlanmalı?

Toplumsal ve Kültürel Yansımalar

Din Kültürü dersinin YKS’de zorunlu tutulması sadece eğitimle ilgili bir mesele değil. Bu durumun toplumsal yansımaları da var. Bazıları bunu “toplumsal birlik ve ortak değerler” açısından faydalı görüyor. Diğerleri ise “inanç özgürlüğüne aykırı” olduğunu savunuyor.

Ayrıca mesele küresel dinamiklerle de bağlantılı. Avrupa’da birçok ülkede din dersleri seçmeli iken, Türkiye’de zorunlu olması tartışmaları sürekli gündeme getiriyor. Peki sizce biz küresel örnekleri mi takip etmeliyiz, yoksa kendi kültürel mirasımızı mı önceliklendirmeliyiz?

Geleceğe Dair Olası Sonuçlar

Eğer Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi zorunlu olmaya devam ederse:

- Toplumsal değerlerin ortak noktaları güçlendirilebilir.

- Ancak farklı inançlara sahip öğrencilerde dışlanmışlık hissi artabilir.

- Üniversiteye giriş sınavında fırsat eşitsizliği algısı devam edebilir.

Öte yandan, eğer bu ders seçmeli hale gelirse:

- Öğrenciler özgür iradeleriyle tercih yapar, bu da bireysel özgürlüklerin güçlenmesine katkı sağlar.

- Fakat ortak kültürel değerlerin aktarımı zayıflayabilir.

- Sınavın ölçme-değerlendirme dengesi yeniden kurulmak zorunda kalır.

Tartışmaya Açık Sorular

- Sizce Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi YKS’de zorunlu olmaya devam etmeli mi?

- Erkeklerin stratejik, kadınların empatik yaklaşımı arasında siz hangi tarafa daha yakınsınız?

- Bu mesele, inanç özgürlüğü mü yoksa toplumsal birlik mi daha fazla ilgilendiriyor?

- Avrupa’daki uygulamalar bize örnek olmalı mı, yoksa kendi kültürel yolumuzu mu çizmeliyiz?

Sonuç: Ortak Bir Zemin Arayışı

Sonuç olarak, YKS başvurusunda Din Kültürü sorularının zorunlu olup olmaması meselesi sadece teknik bir sınav sorusu değil. İşin içinde tarihsel kökenler, güncel pratikler, toplumsal değerler ve geleceğe yönelik kaygılar var. Erkeklerin sonuç odaklı, kadınların empati ve topluluk odaklı bakışı bize gösteriyor ki bu konu tek bir pencereden değerlendirilemez.

Belki de yapılması gereken şey, ortak bir zemin bulmak: Hem bireysel özgürlükleri koruyan hem de toplumsal değerleri aktarabilen bir model geliştirmek. Peki sizce bu ortak zemini bulmak mümkün mü? Yoksa bu tartışma daha uzun yıllar sürecek mi?
 
Üst