Alican Özcan
Bağlantı ayrıntıları
Fenerbahçe’nin maçlarını izlerken fona sevgili Özkan Uğur’un ‘Olduramadım’ müziğini khalbukinız inanın hiç lakin hiç sırıtmaz. Puan kaybı yaşanan maçlardaki ‘talihsizliklerden’ oluşan bir klip yapılsa, bu müziğin kelamları birebir uygun olurdu. Bilhassa kazanılamayan maçların akabinde idare, teknik heyet ve futbolcuların yaptığı açıklamaları da buna dahil edebiliriz.
Daima olarak ‘o penaltı gol olsaydı farklı olurdu’, ‘şu durumda top girse maçın yazgısı değişirdi’, ‘öyle olsaydı bu biçimde olmazdı’ diye öykü anlatıp duruyorlar. Ancak alandaki sonuca baktığımızda değişmeyen tek şey, Fenerbahçe’nin olmasını istediği şeyleri bir türlü olduramayışı…
Her hafta bir mazeret. İrfan Can penaltıyı kaçırmasaydı… Trabzonspor maçı aslına bakarsan 23. dakikada bitti… Hakem o maçta operasyon çekti… Halamın da bıyıkları olsa…
Devamlı oldurulamayan olaylar üzerinden yapılan tespitler sıkıntılara tahlil üretilememesine niye oluyor ve bir daha sonraki maçta halının altından daha büyük krizler olarak geri geliyor. Yapılan onlarca transfer, değişen bir düzine yönetici, günü kurtarmak için kadronun başına getirilen teknik direktörler… Tüm bu vahim tabloya karşın sorunun gerçek kaynağını konuşan ya da konuşmaya cüret eden yok.
Sorun taktiksel diziliş mi?
Tahminen.
Sorun hocanın makus performansı mı?
Tahminen.
Sorun idarenin yanlış tercihleri mi?
Tahminen.
Sorun oyuncuların yetersiz gayreti mi?
Belki…
Fenerbahçe’ye dair sorulan bütün soruların cevabı, tüm bu karmaşayı yaratan belirsizliğin ortasında gizli. 4 yılda 8-9 teknik yönetici değiştiren gruba artık yeni bir teknik yönetici getirmenin kurtuluş olacağını zannediyorlar. İyi yahut makûs yıllardır hiç bir şeyin net olmadığı karmaşık bir ortamda, kesin olarak söylenecek tek şey hedeflenen muvaffakiyete bu düzensizlik tertibinde ulaşmanın imkansız olması.
Pekala, Fenerbahçe bu buhrandan kurtulabilir mi?
Belki…
Alican Özcan
Bağlantı ayrıntıları
Fenerbahçe’nin maçlarını izlerken fona sevgili Özkan Uğur’un ‘Olduramadım’ müziğini khalbukinız inanın hiç lakin hiç sırıtmaz. Puan kaybı yaşanan maçlardaki ‘talihsizliklerden’ oluşan bir klip yapılsa, bu müziğin kelamları birebir uygun olurdu. Bilhassa kazanılamayan maçların akabinde idare, teknik heyet ve futbolcuların yaptığı açıklamaları da buna dahil edebiliriz.
Daima olarak ‘o penaltı gol olsaydı farklı olurdu’, ‘şu durumda top girse maçın yazgısı değişirdi’, ‘öyle olsaydı bu biçimde olmazdı’ diye öykü anlatıp duruyorlar. Ancak alandaki sonuca baktığımızda değişmeyen tek şey, Fenerbahçe’nin olmasını istediği şeyleri bir türlü olduramayışı…
Her hafta bir mazeret. İrfan Can penaltıyı kaçırmasaydı… Trabzonspor maçı aslına bakarsan 23. dakikada bitti… Hakem o maçta operasyon çekti… Halamın da bıyıkları olsa…
Devamlı oldurulamayan olaylar üzerinden yapılan tespitler sıkıntılara tahlil üretilememesine niye oluyor ve bir daha sonraki maçta halının altından daha büyük krizler olarak geri geliyor. Yapılan onlarca transfer, değişen bir düzine yönetici, günü kurtarmak için kadronun başına getirilen teknik direktörler… Tüm bu vahim tabloya karşın sorunun gerçek kaynağını konuşan ya da konuşmaya cüret eden yok.
Sorun taktiksel diziliş mi?
Tahminen.
Sorun hocanın makus performansı mı?
Tahminen.
Sorun idarenin yanlış tercihleri mi?
Tahminen.
Sorun oyuncuların yetersiz gayreti mi?
Belki…
Fenerbahçe’ye dair sorulan bütün soruların cevabı, tüm bu karmaşayı yaratan belirsizliğin ortasında gizli. 4 yılda 8-9 teknik yönetici değiştiren gruba artık yeni bir teknik yönetici getirmenin kurtuluş olacağını zannediyorlar. İyi yahut makûs yıllardır hiç bir şeyin net olmadığı karmaşık bir ortamda, kesin olarak söylenecek tek şey hedeflenen muvaffakiyete bu düzensizlik tertibinde ulaşmanın imkansız olması.
Pekala, Fenerbahçe bu buhrandan kurtulabilir mi?
Belki…
Alican Özcan