Islah Ile Faiz Talep Edilebilir Mi ?

Cansu

New member
Islah ile Faiz Talep Edilebilir mi? – Dinin, Ekonominin ve Vicdanın Kesiştiği Nokta

Forumda sıkça tartışılan ama bir türlü nihai sonuca bağlanamayan konulardan biri: Islah ile faiz talep edilebilir mi? Yani, borç veren kişi zarara uğramışsa ya da şartlar değişmişse, faiz benzeri bir talepte bulunmak “ıslah” adı altında meşrulaşabilir mi? Bu mesele sadece dini bir hüküm değil; aynı zamanda ekonomik, etik ve toplumsal yönleri olan çok katmanlı bir tartışmadır.

---

Tarihsel Arka Plan: Faizin Yasaklanmasının Kökleri

Faiz yasağının kökeni insanlık tarihinin en eski metinlerine kadar uzanır. Babil’de Hammurabi Kanunları’ndan Yahudi geleneğine, Hristiyanlık’tan İslam’a kadar birçok din ve kültür, borçtan kazanç elde etmenin ahlaki sınırlarını tartışmıştır. Kur’an’da faiz (riba), “Allah ve Resulü’ne savaş açmak” olarak nitelendirilir (Bakara, 2/279). Bu kadar sert bir ifade, toplumun dayanışma ve adalet temelli düzenini koruma kaygısından doğmuştur.

Ancak İslam hukukunda ıslah kavramı, bir tür “adil düzenleme” olarak görülür. Islah, bozulan bir hakkın düzeltilmesi, yanlış bir sözleşmenin yeniden adil hale getirilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla bazı hukukçular, “ıslah yoluyla yapılan faiz taleplerini” aslında adaletin tesisi için gerekli bir tazmin olarak değerlendirir. Buradaki kırılma noktası, ıslahın gerçekten adalet mi yoksa gizli faiz mi olduğunun tespitidir.

---

Modern Dönemde Islah ve Faiz: Ekonomik ve Hukuki Denge

Günümüzde ekonomi çok katmanlı bir yapıya sahip. Bankacılık sistemleri, yatırım araçları ve kredi mekanizmaları tamamen “paranın zaman değeri” üzerine kuruludur. Bu noktada, “faiz” kelimesi neredeyse her ekonomik modelin kalbinde yer alır.

İslami finans kurumları ise bu çerçevede ıslah kavramını farklı yorumlar. Bazı fetva kurulları, ıslahın bir “zararın telafisi” niteliğinde olması durumunda, faiz sayılmayabileceğini ileri sürer. Örneğin, borcun ödenmemesi sebebiyle malın değer kaybetmesi veya para biriminin değer düşmesi hâlinde yapılan düzeltme, “meşru ıslah” kabul edilir. Ancak bu, keyfi bir kazanç sağlama amacına dönüşürse, faiz hükmüne girer.

Ekonomik açıdan bakıldığında, bu durum paranın satın alma gücündeki değişimle ilişkilidir. Enflasyonist ortamlarda, borç verenin “aynı değeri” geri alması adaletin gereğidir. Dolayısıyla bazı ekonomistler, ıslahın aslında “paranın reel değerini koruma” işlevi gördüğünü savunur.

---

Toplumsal Cinsiyet Perspektifi: Erkeklerin ve Kadınların Farklı Yaklaşımları

İlginçtir ki, bu konuda yapılan forum tartışmalarında erkek ve kadın katılımcıların yaklaşımları farklı eğilimler gösterir. Erkekler genellikle meseleyi stratejik ve sonuç odaklı ele alır: “Ekonomi faizsiz yürümez”, “Zararın telafisi haktır” gibi argümanlar ön plandadır. Kadınlar ise çoğu zaman empati ve topluluk merkezli yaklaşır: “Borç verenin hakkı kadar borç alanın yaşam koşulları da korunmalı”, “Adalet, sadece rakamla ölçülmez” gibi düşünceler dile getirilir.

Bu çeşitlilik, ıslah kavramının toplumsal yönünü ortaya koyar. Çünkü ıslah, sadece mali bir düzeltme değil, insanlar arası güvenin, merhametin ve denge duygusunun yeniden inşasıdır. Toplumsal adaletin cinsiyetler arası farklı bakışlarla zenginleştiği bu noktada, mesele yalnızca “para” değil, “vicdan” halini alır.

---

Islah – Adaletin İnce Ayarı

Islah, Arapça kökeni itibarıyla “bozulanı düzeltmek, iyileştirmek” anlamına gelir. Fakat her düzeltme çabası adil midir? Faiz tartışmaları bu sorunun etrafında döner. Diyanet ve klasik fıkıh ekollerine göre, ıslah bir hakkın iadesi içindir; haksız kazanç aracı olamaz. Yani borçlu gecikme yüzünden karşı tarafı mağdur ettiyse, gerçek zarar belgelenirse, bu tazmin ıslah kapsamında değerlendirilebilir. Ancak “faiz oranı kadar ek ödeme” talebi yapılırsa, bu doğrudan ribadır.

Burada temel ölçü, niyet ve amaçtır. Niyet adaletin tesisi, amaç hakkın korunmasıysa, ıslah meşru olabilir. Fakat niyet kazanç, amaç zenginleşmeyse, o artık faizdir.

---

Bilimsel ve Ekonomik Veriler Işığında Değerlendirme

Modern iktisat teorileri, faizin yatırım davranışları üzerindeki etkilerini detaylı şekilde inceler. 2020 sonrası dönemde yapılan araştırmalar, düşük faizli ekonomilerde tüketim eğiliminin arttığını, ancak tasarruf oranlarının azaldığını göstermektedir. Bu veriler, “faizsiz bir sistemin” sürdürülebilir olabilmesi için güven temelli finans modellerinin güçlendirilmesi gerektiğini ortaya koyar.

Islah uygulamaları, özellikle İslami finans kurumlarında bu güveni tesis eden araçlardan biridir. Faiz yerine “kar-zarar ortaklığı” veya “değer koruma” mekanizmaları geliştirilerek, hem adalet hem de ekonomik denge sağlanabilir.

---

Kültürel Bağlam ve Geleceğe Bakış

Faiz ve ıslah tartışması sadece dini ya da ekonomik bir konu değil, aynı zamanda kültürel bir aynadır. Türk toplumunda “helal kazanç” kavramı, nesiller boyu ahlaki bir pusula olmuştur. Ancak modern finans sistemleriyle bu pusula zaman zaman şaşabiliyor. Gelecekte “ıslah” kavramının daha teknolojik bir zemine oturması, örneğin akıllı sözleşmelerde “adil değer güncellemesi” olarak kodlanması bile mümkün.

Bu durum, dini ilkelerin çağın teknolojisiyle buluştuğu bir noktaya işaret eder. Belki de gelecekte, “ıslah” dijital etikle birleşerek hem inanç hem ekonomi dünyasında yeni bir paradigma oluşturacak.

---

Forum İçin Tartışma Soruları

1. Sizce ıslah ile yapılan değer düzeltmeleri gerçekten adil mi, yoksa gizli faiz mi?

2. Enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde “ıslah” meşru bir araç olabilir mi?

3. Erkeklerin ve kadınların bu konuya farklı bakış açıları, finansal adalet anlayışını nasıl şekillendiriyor?

4. Faizsiz ekonomi ideali, modern dünyada pratikte mümkün mü?

---

Sonuç: Islah – Hakkın, Vicdanın ve Adaletin Buluştuğu Yer

“Islah ile faiz talep edilir mi?” sorusunun tek bir cevabı yoktur. Çünkü mesele, hem hukuk hem ahlak hem de vicdan meselesidir. Faiz yasağı, insanın insana tahakküm etmemesi için konmuş bir sınırdır; ıslah ise o sınır içinde adaleti tesis etme çabasıdır.

Gerçek adalet, yalnızca matematiksel değil, insani olandır. Faiz, kazanırken kaybettiren bir mekanizmayken; ıslah, kaybolanı bulma, bozulanı onarma iradesidir. Bu farkı koruyabildiğimiz sürece, hem ekonomik hem manevi dengeyi sürdürebiliriz.

---
 
Üst