Haçlı Şafi kimdir ?

Kadir

New member
Bir Hikâyem Var Forumdaşlar… “Haçlı Şafi”yi Tanıdınız mı?

Merhaba forumdaşlar,

Bu gece size içimde uzun zamandır biriken bir hikâyeyi anlatmak istiyorum. Hani bazen bir isim duyarsınız da, içinde bir çağrı vardır. “Haçlı Şafi” de öyle bir isimdi benim için. İlk duyduğumda, içinde hem bir savaşın hem bir şifanın yankısını hissettim. O yüzden, bu hikâye biraz savaşın, biraz affetmenin, biraz da insan kalabilmenin hikâyesi.

---

Yaralı Toprakların Adamı

Haçlı Şafi, ne tam bir kahramandı ne de tam bir düşman. O, eski savaşların küllerinden doğmuş bir adamdı. Kudüs’ün taş sokaklarında büyümüş, barut kokusuyla süt kokusunu aynı anda tanımış bir çocuktu. Babası bir Haçlı askeri, annesi ise bir Şamlı kadındı.

Bir gün biri ona “Sen kimdensin?” diye sorduğunda, o sadece şunu demişti:

“Ben yaralı topraklardanim.”

Onun hayatı, iki dünyanın arasında sıkışmış bir hikâyeydi. Ne tam batılıydı, ne de tam doğulu. Ama o, her iki tarafın da acısını hissediyordu. Belki de bu yüzden adı “Şafi”ydi; çünkü o, hem yarayı açanları hem de yarayı saranları tanıyordu.

---

Erkeklerin Dünyası: Strateji, Güç ve Savaş

Haçlı Şafi’nin yanında savaşan erkekler vardı. Her biri stratejik, akıllı, çözüm odaklıydı. Onlar, bir kaleyi almak için günlerce plan yapar, gece haritaların başında susarak düşünürlerdi.

Ama işte, bu stratejiler arasında insan kalmanın, kalbi unutmamanın nasıl bir mucize olduğunu çoğu zaman unuturlardı.

Bir akşam, Şafi’nin komutanı olan Roland, ona şöyle demişti:

“Zafer, kayıpları unutarak kazanılır.”

Ama Şafi susmuştu. Çünkü o, zaferin kayıplarla kazanılmadığını, kayıplarla yaşandığını biliyordu.

Erkekler için savaş, bir hedefe ulaşmaktı. Ama Şafi için savaş, bir insanın vicdanıyla yüzleşmesiydi.

---

Kadınların Sesi: Empati ve İyileştirme

Bir de Lale vardı; Şamlı bir şifacı.

Şafi’nin yaralarını o sarmıştı. Lale, onun kılıçla kapattığı yaraları, elleriyle açıp dualarla temizliyordu.

Bir gece Şafi’ye şöyle demişti:

“Bazı yaralar kapanmaz, Şafi. Onlar seni yaşatır.”

Kadınlar, bu hikâyede savaşmıyorlardı belki ama savaşı anlamlandırıyorlardı. Lale gibi kadınlar, kanın aktığı yerde merhameti yeşerten gizli bahçıvanlardı. Erkeklerin stratejileri biterdi, ama kadınların duası hiç bitmezdi.

Lale’nin ellerinde sadece şifa değil, bir dünya görüşü vardı:

“İnsanı iyileştirmeden hiçbir zafer kalıcı değildir.”

---

Savaşın Ortasında Bir Seçim

Bir gün, Şafi bir köyü kuşatma emri aldı.

Köyde kadınlar, çocuklar ve yaşlılar vardı.

Komutan Roland’ın sesi yankılandı:

“Emir kesindir. Şafi, köyü yak!”

Ama o anda, Şafi’nin gözleri bir çocukla buluştu. Çocuğun elinde tahta bir kılıç vardı.

“Ben de seni savunurum,” dedi çocuk.

Şafi’nin elleri titredi. Kılıcını indirdi.

Emre karşı geldi.

Savaşın ortasında, kalbini dinledi.

O gece Şafi’nin ismi ihanete yazıldı. Ama ertesi sabah o, halkın duasına yazıldı.

Bir düşmandan, bir şifacıya dönüşen adam oldu.

O günden sonra ona “Haçlı Şafi” dediler. Çünkü o, hem haçın hem şifanın anlamını kendi kalbinde taşımıştı.

---

Bir Adamın İç Savaşı

Şafi, yıllar boyunca o geceyi unutamadı.

Kılıcını bıraktı, ellerini toprakla meşgul etti. İnsanlara su getirdi, çocuklara okuma öğretti.

Ama her gece rüyasında Roland’ın sesini duydu:

“Zafer, kayıpları unutarak kazanılır.”

Ve her sabah Lale’nin fısıltısı yankılanırdı:

“Bazı yaralar kapanmaz, Şafi. Onlar seni yaşatır.”

İşte bu iki sesin arasında yaşadı.

Bir yanda strateji, güç ve görev…

Diğer yanda empati, merhamet ve kalp…

Ve belki de insan olmak, bu iki sesin arasında denge kurabilmekti.

---

Forumdaşlar, Biliyor musunuz?

Bu hikâyeyi yazarken düşündüm.

Belki biz de her gün kendi iç savaşlarımızı yaşıyoruz.

Bir yanımız planlar yapıyor, mantığı dinliyor; diğer yanımız kalbimizin sesine kulak veriyor.

Bazen birini seçiyoruz, bazen kayboluyoruz.

Ama belki de önemli olan seçim değil, ikisini de duyabilmek.

Haçlı Şafi’nin hikâyesi, bir dönemin değil, her insanın hikâyesi.

Bir erkek kadar akıllı, bir kadın kadar şefkatli olmayı öğrenmekle ilgili.

Kendini affedebilmekle, başkasını iyileştirebilmekle ilgili.

---

Söz Sizde Forumdaşlar

Sizce Haçlı Şafi haklı mıydı?

Bir komutanın emrini çiğneyip bir köyü kurtarmak, ihanettir mi, insanlık mı?

Erkekler bu hikâyede neyi temsil ediyor, kadınlar neyi?

Ben bazen düşünüyorum, belki de her birimiz içimizdeki Şafi’yi arıyoruz.

Kimimiz savaşta, kimimiz aşkta, kimimiz sadece hayatta kalmaya çalışırken.

Yorumlarınızı bekliyorum forumdaşlar,

Çünkü bazen bir hikâyenin sonunu yazar, bazen de birlikte tamamlarız.
 
Üst