Dünya gazetesi müellifi Alaattin Aktaş, 2021 Eylül ayında başlayan faiz indirimleriyle artan kur ve buna bağlı artan enflasyonun şuurlu bir tercih olduğunu yazdı. Aktaş, eski Hazineci arkadaşının bu tercihin niçini olarak “alınan kredilerin geri ödenmesi” olduğunu dediğini aktardı.
Aktaş, Hazineci arkadaşının verdiği ayrıntıları “Enflasyon olmasa krediler nasıl ödenirdi?” başlıklı yazısında şu biçimde paylaştı:
” ‘Haneler ve şirketler son senelerda bankalardan epey borç aldı ancak bu borçla yatırım yapılmadı, para sıklıkla tüketime gitti, iktisat de bu biçimde büyüdü. Güç özelleştirmeleri ve KÖİ projeleri için alınan krediler bu artışın ana niçinlerinden. Covid salgını sırasında dağıtılan kredileri de unutmamak gerek.’
Son senelerda kamu bankalarına 141 milyar liralık özel tertip DİBS verildiğine, bu biçimdece kamu finansal kuruluşlarının kredi verebilmesinin kolaylaştığına dikkat çeken Hazineci dostum şöyleki devam ediyor:
‘Ancak her verilen kredinin bir de geri ödemesi var. Geri ödemede problemler baş gösterdi. Borçlular aldıkları krediyi geri ödeyemezlerse yahut ödemeye pek niyetleri yoksa yeni kredi almak yahut krediyi yapılandırmak için faizlerin yüksek olmaması gerekiyor.’
Geliyoruz can alıcı noktaya, nottaki bilgiler epey değerli:
‘Eğer maliyetlerinizi tutarlarınıza kolay kolay yansıtabiliyorsanız, yani enflasyon yüksekse, mesela yüzde 30 faizle kredi almak epey akla yatkın. Enflasyon mesela yüzde 70 seviyesindeyken 100 liralık eserinizi 170 liraya satıyorsunuz lakin 100 lira krediyi 130 lira olarak geri ödüyorsunuz.’
Şimdi daha düzgün anlaşılıyor değil mi faizin niçin indirildiği…
Faiz indirilmese ve alınmış bu kredilerin geri ödemesinde sorun çıksa çarklar nasıl dönerdi; bankaları, bilhassa de kamu bankalarını ayakta tutmak fazlaca daha maliyetli olmaz mıydı?”
Yazının tamamı için tıklayın
Yatırım tavsiyesi içermez.
Aktaş, Hazineci arkadaşının verdiği ayrıntıları “Enflasyon olmasa krediler nasıl ödenirdi?” başlıklı yazısında şu biçimde paylaştı:
” ‘Haneler ve şirketler son senelerda bankalardan epey borç aldı ancak bu borçla yatırım yapılmadı, para sıklıkla tüketime gitti, iktisat de bu biçimde büyüdü. Güç özelleştirmeleri ve KÖİ projeleri için alınan krediler bu artışın ana niçinlerinden. Covid salgını sırasında dağıtılan kredileri de unutmamak gerek.’
Son senelerda kamu bankalarına 141 milyar liralık özel tertip DİBS verildiğine, bu biçimdece kamu finansal kuruluşlarının kredi verebilmesinin kolaylaştığına dikkat çeken Hazineci dostum şöyleki devam ediyor:
‘Ancak her verilen kredinin bir de geri ödemesi var. Geri ödemede problemler baş gösterdi. Borçlular aldıkları krediyi geri ödeyemezlerse yahut ödemeye pek niyetleri yoksa yeni kredi almak yahut krediyi yapılandırmak için faizlerin yüksek olmaması gerekiyor.’
Geliyoruz can alıcı noktaya, nottaki bilgiler epey değerli:
‘Eğer maliyetlerinizi tutarlarınıza kolay kolay yansıtabiliyorsanız, yani enflasyon yüksekse, mesela yüzde 30 faizle kredi almak epey akla yatkın. Enflasyon mesela yüzde 70 seviyesindeyken 100 liralık eserinizi 170 liraya satıyorsunuz lakin 100 lira krediyi 130 lira olarak geri ödüyorsunuz.’
Şimdi daha düzgün anlaşılıyor değil mi faizin niçin indirildiği…
Faiz indirilmese ve alınmış bu kredilerin geri ödemesinde sorun çıksa çarklar nasıl dönerdi; bankaları, bilhassa de kamu bankalarını ayakta tutmak fazlaca daha maliyetli olmaz mıydı?”
Yazının tamamı için tıklayın
Yatırım tavsiyesi içermez.