Dusun
New member
Çok Akıntım Oluyor, Normal Mi?
Merhaba forumdaşlar!
Bazen bir şeyleri paylaşmak, bir derdin içine girmeden önce içsel bir rahatlama sağlıyor. Biraz belki de kendimle yüzleşmek, belki de sizlere bir yol gösterir ya da aynı durumda olan birilerinin var olduğunu duymak istiyorum. Konu aslında biraz kişisel ve belki de utanılacak gibi hissedebilirsiniz, ama emin olun, başkalarının hissettiklerini bilmek, yalnız olmadığınızı anlamanızı sağlıyor. İşte tam da bu yüzden yazıyorum. Hepimizin kendine göre farklılıkları var, ama bir şeyin normal olup olmadığını merak etmek kadar insani bir şey yok.
Benim durumum şu: Son zamanlarda çok fazla akıntım oluyor, bu konuda garip bir şekilde kendimi hem biraz endişeli hem de biraz kafa karışıklığı içinde hissediyorum. Bunu paylaşmak istiyorum çünkü belki başka birinin de böyle hissettiğini öğrenmek, bana bir anlamda huzur verebilir. Birileriyle konuşmak her zaman daha iyi değil mi?
---
Hayatımıza Neler Giriyor?
Evet, belki biraz özele indim ama bu da tam da başımdan geçenleri anlatıyor. Konuyu biraz daha derinleştirirsek, bedenimizin sesini duyduğumuzda onu dinlemek çoğu zaman zor olabiliyor. Bu, bir kadın için daha da karmaşık hale gelebiliyor. Kadınlar olarak, vücudumuzun gösterdiği her semptomu, her uyarıyı “normal” kabul etmemiz için bazen çevremizden çok fazla onay almamız gerekiyor. Bazen bir şeylerin çok fazla olduğunu düşünüyoruz, bazen ise az. Ama bu durumu yaşarken, her zaman kendimize güvenemiyoruz.
İşte burada hikâyemiz devreye giriyor. Bir gün, Maya, çok yakın arkadaşı Selin’e anlatmak zorunda kaldı. Maya, bedeniyle ilgili hislerini, akıntılarındaki artışı, kaygılarını Selin’e açtı. Selin, bu tür konularda oldukça bilgili ve her zaman başkalarının duygularına duyarlıydı. Bu yüzden ona tamamen güvenerek, korkuları ve endişeleriyle baş başa kalmak istedi.
Selin’in verdiği tepki hemen yanı başındaki Maya’yı rahatlatmaya yetti. “Bence endişelenmene gerek yok, ama yine de bir doktora gitmen iyi olur,” dedi. Maya, Selin’in çözüm odaklı yaklaşımını bir an düşündü. Evet, Selin hep böyleydi; her durumda mantıklı ve stratejik bir yol önerirdi. Ama içindeki duyguları bir türlü atamıyordu. Yalnızca bir çözüm değil, birinin ona gerçekten anlamaya çalışarak destek olmasını istiyordu.
---
Kadınlar ve Erkekler Arasındaki Fark
Bu noktada, belki de Maya’nın hissettiği çelişkiyi daha net anlayabiliriz. Erkeklerin genellikle çözüm odaklı bir yaklaşımı vardır. Mesela Selin’in sevgilisi Emre, bu tür bir durumda ne yapardı? O da belki Selin gibi bir tavsiye verirdi: "Bir doktora git, endişelenme!" Erkeklerin yaklaşımı daha net, pragmatik ve çoğunlukla duygulardan arındırılmıştır. Bir sorun varsa, çözümü hemen bulmaya çalışırlar. Bu yaklaşım, bazen duygusal anlamda boşluk yaratabilir. Oysa Maya'nın Selin'e duyduğu ihtiyaç, yalnızca bir çözüm aramak değil, içsel dünyasında bir destek, bir anlayış duygusuydu.
Maya, Selin’in verdiği tepkiyi bekliyordu: “Endişelenme, ben buradayım, birlikte her şeyin üstesinden geliriz.” Ama Selin, ona bir çözüm önerdi ve ardından konu başka bir şeye kaydı. Maya, o an bir hıçkırıkla ağlamaya başladı. Çünkü onun duygusal ihtiyacını tam olarak karşılayan bir söz duymamıştı. Oysa Selin, bu konuda zaten çok pratik bir insandı ve Maya’nın duygusal bir boşlukta olmasını anlamamıştı.
---
Kendimize Güvenmeli miyiz?
Hikâye burada biraz daha karmaşıklaşmaya başladı. Maya, vücudundaki değişiklikler ve akıntılarıyla başa çıkarken, başkalarının önerilerine, hatta onlara güvenmeye başlamıştı. Ama bir anda hissettikleri, sanki her şeyin üstesinden gelmek için başka biri tarafından yönlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle şekillenmeye başladı. Bu noktada, kadınların duygusal ve ilişkisel yaklaşımının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladı.
Maya’nın, duygusal bir bağ kurarak, sadece çözüm değil, aynı zamanda başkalarının duygusal varlığına da ihtiyacı vardı. Selin’in verdiği öneri aslında doğrudan çözüm odaklıydı. Emre'nin tavrı da benzer şekilde çok mantıklı bir yaklaşım sunabilirdi. Ancak duygusal bir destek ve anlayış da en az çözüm kadar önemliydi. Belki de vücudumuzun bir şeyi doğru hissetmesi, her zaman mantıksal bir çıkışı olmayabilir. Bazen birinin bizi duyması, endişelerimizin geçmesine yardımcı olabilir.
---
Birbirimize Destek Olmalıyız
Şimdi, buradaki amacım sadece bir durumu anlatmak değil. Aynı zamanda şunu demek istiyorum: Biz kadınlar ve erkekler olarak bazen farklı şekillerde düşünüyor olabiliriz. Ama bir konuda yardım istediğimizde, birbirimizin ihtiyaçlarına saygı göstererek, hem çözüm odaklı hem de duygusal destek veren bir yaklaşım sergileyebiliriz. Sonuçta bu tür bedensel ya da ruhsal değişimler hakkında konuşmak, her birimizin içinde bir tür rahatlama sağlar.
Bu hikâyeyi sizinle paylaştım çünkü belki de siz de bu tür bir durumda hissediyorsunuz. Belki de size de çok fazla akıntı oluyor ya da başka bir konuda kendinizi yalnız hissediyorsunuz. Kendi hislerinizi önemseyin. Birine açılmak da bazen en büyük adım olabilir. Yalnız değilsiniz.
Sizlerin de böyle bir deneyimi varsa, ya da başka türlü bir çözüm öneriniz varsa, lütfen paylaşın. Hep birlikte daha güçlü oluruz!
Merhaba forumdaşlar!
Bazen bir şeyleri paylaşmak, bir derdin içine girmeden önce içsel bir rahatlama sağlıyor. Biraz belki de kendimle yüzleşmek, belki de sizlere bir yol gösterir ya da aynı durumda olan birilerinin var olduğunu duymak istiyorum. Konu aslında biraz kişisel ve belki de utanılacak gibi hissedebilirsiniz, ama emin olun, başkalarının hissettiklerini bilmek, yalnız olmadığınızı anlamanızı sağlıyor. İşte tam da bu yüzden yazıyorum. Hepimizin kendine göre farklılıkları var, ama bir şeyin normal olup olmadığını merak etmek kadar insani bir şey yok.
Benim durumum şu: Son zamanlarda çok fazla akıntım oluyor, bu konuda garip bir şekilde kendimi hem biraz endişeli hem de biraz kafa karışıklığı içinde hissediyorum. Bunu paylaşmak istiyorum çünkü belki başka birinin de böyle hissettiğini öğrenmek, bana bir anlamda huzur verebilir. Birileriyle konuşmak her zaman daha iyi değil mi?
---
Hayatımıza Neler Giriyor?
Evet, belki biraz özele indim ama bu da tam da başımdan geçenleri anlatıyor. Konuyu biraz daha derinleştirirsek, bedenimizin sesini duyduğumuzda onu dinlemek çoğu zaman zor olabiliyor. Bu, bir kadın için daha da karmaşık hale gelebiliyor. Kadınlar olarak, vücudumuzun gösterdiği her semptomu, her uyarıyı “normal” kabul etmemiz için bazen çevremizden çok fazla onay almamız gerekiyor. Bazen bir şeylerin çok fazla olduğunu düşünüyoruz, bazen ise az. Ama bu durumu yaşarken, her zaman kendimize güvenemiyoruz.
İşte burada hikâyemiz devreye giriyor. Bir gün, Maya, çok yakın arkadaşı Selin’e anlatmak zorunda kaldı. Maya, bedeniyle ilgili hislerini, akıntılarındaki artışı, kaygılarını Selin’e açtı. Selin, bu tür konularda oldukça bilgili ve her zaman başkalarının duygularına duyarlıydı. Bu yüzden ona tamamen güvenerek, korkuları ve endişeleriyle baş başa kalmak istedi.
Selin’in verdiği tepki hemen yanı başındaki Maya’yı rahatlatmaya yetti. “Bence endişelenmene gerek yok, ama yine de bir doktora gitmen iyi olur,” dedi. Maya, Selin’in çözüm odaklı yaklaşımını bir an düşündü. Evet, Selin hep böyleydi; her durumda mantıklı ve stratejik bir yol önerirdi. Ama içindeki duyguları bir türlü atamıyordu. Yalnızca bir çözüm değil, birinin ona gerçekten anlamaya çalışarak destek olmasını istiyordu.
---
Kadınlar ve Erkekler Arasındaki Fark
Bu noktada, belki de Maya’nın hissettiği çelişkiyi daha net anlayabiliriz. Erkeklerin genellikle çözüm odaklı bir yaklaşımı vardır. Mesela Selin’in sevgilisi Emre, bu tür bir durumda ne yapardı? O da belki Selin gibi bir tavsiye verirdi: "Bir doktora git, endişelenme!" Erkeklerin yaklaşımı daha net, pragmatik ve çoğunlukla duygulardan arındırılmıştır. Bir sorun varsa, çözümü hemen bulmaya çalışırlar. Bu yaklaşım, bazen duygusal anlamda boşluk yaratabilir. Oysa Maya'nın Selin'e duyduğu ihtiyaç, yalnızca bir çözüm aramak değil, içsel dünyasında bir destek, bir anlayış duygusuydu.
Maya, Selin’in verdiği tepkiyi bekliyordu: “Endişelenme, ben buradayım, birlikte her şeyin üstesinden geliriz.” Ama Selin, ona bir çözüm önerdi ve ardından konu başka bir şeye kaydı. Maya, o an bir hıçkırıkla ağlamaya başladı. Çünkü onun duygusal ihtiyacını tam olarak karşılayan bir söz duymamıştı. Oysa Selin, bu konuda zaten çok pratik bir insandı ve Maya’nın duygusal bir boşlukta olmasını anlamamıştı.
---
Kendimize Güvenmeli miyiz?
Hikâye burada biraz daha karmaşıklaşmaya başladı. Maya, vücudundaki değişiklikler ve akıntılarıyla başa çıkarken, başkalarının önerilerine, hatta onlara güvenmeye başlamıştı. Ama bir anda hissettikleri, sanki her şeyin üstesinden gelmek için başka biri tarafından yönlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle şekillenmeye başladı. Bu noktada, kadınların duygusal ve ilişkisel yaklaşımının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladı.
Maya’nın, duygusal bir bağ kurarak, sadece çözüm değil, aynı zamanda başkalarının duygusal varlığına da ihtiyacı vardı. Selin’in verdiği öneri aslında doğrudan çözüm odaklıydı. Emre'nin tavrı da benzer şekilde çok mantıklı bir yaklaşım sunabilirdi. Ancak duygusal bir destek ve anlayış da en az çözüm kadar önemliydi. Belki de vücudumuzun bir şeyi doğru hissetmesi, her zaman mantıksal bir çıkışı olmayabilir. Bazen birinin bizi duyması, endişelerimizin geçmesine yardımcı olabilir.
---
Birbirimize Destek Olmalıyız
Şimdi, buradaki amacım sadece bir durumu anlatmak değil. Aynı zamanda şunu demek istiyorum: Biz kadınlar ve erkekler olarak bazen farklı şekillerde düşünüyor olabiliriz. Ama bir konuda yardım istediğimizde, birbirimizin ihtiyaçlarına saygı göstererek, hem çözüm odaklı hem de duygusal destek veren bir yaklaşım sergileyebiliriz. Sonuçta bu tür bedensel ya da ruhsal değişimler hakkında konuşmak, her birimizin içinde bir tür rahatlama sağlar.
Bu hikâyeyi sizinle paylaştım çünkü belki de siz de bu tür bir durumda hissediyorsunuz. Belki de size de çok fazla akıntı oluyor ya da başka bir konuda kendinizi yalnız hissediyorsunuz. Kendi hislerinizi önemseyin. Birine açılmak da bazen en büyük adım olabilir. Yalnız değilsiniz.
Sizlerin de böyle bir deneyimi varsa, ya da başka türlü bir çözüm öneriniz varsa, lütfen paylaşın. Hep birlikte daha güçlü oluruz!