Allahı Ilk Gören Peygamber Kimdir ?

Kadir

New member
Allah'ı İlk Gören Peygamber Kimdir?

İslam inancına göre, Allah'ı görebilmek, insanların ulaşabileceği bir durum değildir. Allah, kudreti ve yüceliği ile insanlardan çok daha üstündür. Ancak, bu konuda zaman zaman farklı anlayışlar ve rivayetler gündeme gelmiştir. "Allah'ı ilk gören peygamber kimdir?" sorusu, İslam kaynakları ve hadis literatüründe tartışılan önemli bir konudur. Bu soruya cevap verirken, İslam inançları çerçevesinde konuyu açıklığa kavuşturmak, benzer soruları da ele alarak derinlemesine bir inceleme yapmak önemlidir.

Allah'ı Görme Kavramı ve İslam’daki Yeri

İslam'da Allah’ın zatını görmek mümkün değildir. Kur'an-ı Kerim’de ve hadislerde Allah’ın görme biçimiyle ilgili açık bir ifade yer almaz. İslam düşüncesi, Allah’ın insanlara ve diğer varlıklara benzemediğini, O’nun sıfatlarının da mutlak olduğunu belirtir. Örneğin, Kur’an’ın “O, hiçbir şeye benzemez ve O her şeyi işiten, her şeyi görendir.” (Şura, 11) ayeti, Allah’ın mahiyetinin tamamen farklı ve insanların algılayamayacağı bir düzeyde olduğunu vurgular.

Ancak, bazı hadislerde ve rivayetlerde Allah’a dair farklı anlatımlar yer alır. Bu anlatımlar, bir nevi mecaz ya da tasavvufi bir anlam taşıyabilir. Dolayısıyla, "Allah'ı görmek" kavramı çoğu zaman sembolik ya da derin anlamlar içerir.

Peygamber Musa ve Allah’ı Görme Talebi

İslam kaynaklarına göre, Allah’ı görmekle ilgili ilk ciddi talep, Peygamber Musa (a.s.) tarafından yapılmıştır. Musa, bir defasında Allah’a hitaben, "Ya Rabbi, kendini bana göster!" şeklinde bir dilekte bulunur. Allah, ona “Sen, beni asla göremezsin” (Araf, 143) cevabını verir. Ancak, Allah bu talebi reddetmekle birlikte, Musa’nın görmek istediği kudretin büyüklüğünü anlaması için bir dağa yönlendirilir. O dağa bakmasıyla birlikte, dağ parçalanır ve Musa baygınlık geçirir. Bu olay, Allah’ın kudretinin büyüklüğünü ve insan aklının buna ulaşamayacağını simgeler. Buradan şu sonuç çıkarılabilir: Allah’ı görmek, insana layık bir deneyim değildir.

Ancak, Kur’an’da Musa (a.s.)’nın bu talebine dair başka bir detaylı anlatım yer almaz. Allah’ın Musa’ya kendini gösterdiği veya görülebildiği şeklinde bir açıklama da bulunmaz.

Peygamber Muhammed ve Miraç Olayı

İslam dünyasında, Allah’ı görmekle ilgili en önemli olaylardan biri, Peygamber Muhammed’in Miraç’a yükselmesiyle ilgilidir. Miraç, Hz. Muhammed’in (s.a.v) bir gece, Cebrail (a.s.) aracılığıyla Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürülüp, oradan da semaya yükseldiği mucizevi bir olaydır. Ancak, Miraç’ta Allah’ı doğrudan görmekle ilgili net bir açıklama yoktur. İslam alimleri, bu yükselmenin daha çok manevi ve ruhani bir boyutta gerçekleştiğini ifade ederler.

Hadislerde, Peygamber Efendimiz’in Allah’ı doğrudan görüp görmediği konusunda farklı görüşler bulunmakla birlikte, en yaygın görüş, Miraç’ta Allah’ın zatını görmediği, ancak O’na yakın bir tecrübe yaşadığı yönündedir. Bu konuda, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim gibi önemli hadis kaynaklarında, Peygamberimiz'in Allah’ı görmediği açıkça belirtilmiştir.

Allah’ı Görebilme Meselesi ve İslam’ın Temel İnançları

İslam inancına göre, Allah’ı görmek, insana özgü bir durum değildir. Allah her şeyden farklıdır ve insan zekâsının, algısının ötesindedir. Bununla birlikte, İslam’da Allah’a yakınlık ve O’nun rızasını kazanmak büyük bir erdem olarak kabul edilir. Bu da Allah’ın insanlar üzerinde hükmettiği kudretin, onların gözleriyle değil, kalpleriyle idrak edilmesi gerektiğini ifade eder.

Birçok İslam alimi, insanın bu dünyada Allah’ı görmesi yerine, O’na inanarak, O’nun emirlerini yerine getirmesinin esas olduğunu vurgulamışlardır. İslam’daki bu anlayış, insanların Allah’a duyduğu sevgi ve bağlılıkla şekillenir.

Allah’ı Görme ve Tasavvufi Bakış Açısı

Tasavvuf, İslam’ın manevi boyutuyla ilgilenen bir alandır ve Allah’a yaklaşma noktasında farklı bir bakış açısı sunar. Tasavvuf ehli, Allah’ı görmekten çok, O’nun sıfatlarını idrak etmeye ve kalben yakınlaşmaya çalışır. Bu, daha çok manevi bir tecrübe olarak tanımlanır. Tasavvufî anlayışa göre, bir kişi ne kadar Allah’a yakınlaşırsa, O’nun kudretini ve sıfatlarını daha derinlemesine algılar.

Tasavvufî kitaplarda, bazen Allah’ı görmek, manevi bir durum olarak tanımlanır ve bu, bir kişinin kalbinin saflaşması ve O’na yönelmesiyle mümkün olabileceği vurgulanır. Ancak burada da Allah’ın gerçek manada görüleceği anlamı çıkarılmamalıdır. Tasavvuf, Allah’ı görmekten ziyade, O’nunla birleşme, O’nu her şeyde görme anlayışını benimser.

Sonuç: Allah’ı İlk Görebilen Peygamber?

İslam’da Allah’ı görmek, gerçekten de mümkün değildir. İslam’ın temel öğretilerine göre, Allah, yarattıklarının çok ötesinde bir varlık olup, hiçbir insanın algılayamayacağı bir kudretle donatılmıştır. Dolayısıyla "Allah’ı ilk gören peygamber kimdir?" sorusu, yanlış bir çerçevede sorulmuş olur. Hem Musa (a.s.) hem de Peygamber Muhammed (s.a.v.) gibi büyük peygamberler, Allah’ın kudretini bir şekilde hissetmiş ve Allah’a yakınlıklarını manevi bir şekilde yaşamışlardır. Ancak Allah’ın zatını görmek, İslam’a göre kesinlikle mümkün değildir.

İslam’daki Allah anlayışı, insan zihninin ötesinde bir varlık olarak tasvir edilir. Bu nedenle, bu soruya verilecek cevap, genellikle tasavvufi bir bakış açısına dayanarak, Allah’ı görmekten ziyade, O’na duyulan sevgi ve imanla sınırlıdır.
 
Üst