mahkum
New member
Aksakal; “36 yıllık geçmişi ve üç sefer devlet yönetme deneyimiyle, tahrip edilen tüm pahaları ve ilgileri bir daha rayına oturtacak bir siyasi yapı olarak Demokratik Sol Parti buna hazırdır.”
Demokratik Sol Parti Genel Lideri Başkan Aksakal, gerçekleştirdiği basın toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini kıymetlendirdi.
Aksakal açıklamasında;
“Değerli basın mensupları, saygıdeğer arkadaşlarım,
Covid-19 pandemisinde tesir ve yayılma suratının azaldığı izlenimi veren bir surece girmiş görünüyoruz. Çünkü günlük olay ve vefat sayılarındaki düşüş trendi bu görüşümüzü güçlendiriyor.
Ümit ederiz ki; tüm insanlık bu melânetten en kısa vakitte kurtulur ve rahat bir nefes alır. Biz bir daha de aşılarımızı tamamlayalım, bilhassa kapalı alanlarda ve toplu taşıma araçlarında maskelerimizi kullanmayı sürdürelim. Önlem her şeyden değerlidir.
Olağan bu ortada koronavirüsün gribal enfeksiyonlarla bir ortada seyrettiği gerçeğini de göz gerisi etmeyeceğiz, çünkü “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.” diye bir atasözümüz vardır, uzun senelerdan daha sonra gerçekten bu seviyede bir mevsimsel olayla da karşı karşıyayız.
Sibirya’dan gelen soğuk hava kütlesi ve birlikteinde ağır kar yağışıyla birlikte kimi vilayetlerimizde eğitimin ve kamu hizmetlerinin aksamasına sebep olan kaidelerin da toplumsal zahmet yaratmadan ortadan kalkmasını temenni ediyoruz. İki yıldır bizleri ve tüm dünyayı esareti altına alan pandemi ile gayrette sıhhat çalışanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
Yalnızca salgında değil, her türlü hastalığın tedavisinde canhıraş emek veren tabiplerimiz bu insanüstü çabalarıyla büyük bir fedakârlık ortaya koymuşlar, koymaya da devam etmektedirler.
Büyük Atatürk’ün “beni Türk tabiplerine emanet ediniz.” kelamı rastgele söylenmiş, içeriksiz ve mesnetsiz bir talep değildir.
Sayın Cumhurbaşkanının evvelki gün bayan Muhtarlarla buluşmasında bu mevzudaki yakınmasında kullandığı jargon gerçek olmamıştır.
olağan olarak devletimiz eğitime en üst seviyede yer hazırlamakta ve sahiden dünyada kendi alanında epeyce ünlü doktorların, cerrahların, hukukçuların, mühendislerin, sanatkarların yetiştirilmesine imkân sunmaktadır. aslına bakarsanız asli nazaranvi de budur. Lakin bu biçimde oldu diye, meslek mensuplarının yoksulluk hududunun altında bir maaşa istek göstermesi beklenmemelidir. Bugün resmi datalara nazaran Şubat ayı yoksulluk sonu 15 bin lirayı geçmiş, 20 bin liraya merdiven dayamıştır. Hele ki; Covid-19 pandemisi yerini artırım pandemisine bırakmışken, akaryakıtta her gün farklı bir fiyatla karşılaşan bir doktora 8 bin lira ile 25 bin lira aralığında fiyatı lâyık görmüşseniz bunun ortalaması 11 bin 500 lira yapar, demek ki bütün tabiplerimiz yoksuldur!
“Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren hekimlerimizi istihdam ederiz. Gerekirse yurtharicinden ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz.” demek gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Üniversiteyi yeni bitiren tabiplerin mecburî hizmet kapsamında esasen istihdam edildiklerini, buna karşın kıymetli seviyede doktor açığının varlığını Sayın Cumhurbaşkanının bilmesi gerekmiyor mu?
Buradan her fırsatta söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Sayın Cumhurbaşkanına Sıhhat Bakanı bu konularda ayrıntılı sunum yapmıyor mu, yakın danışmanları nasıl bilgi veriyor sahiden şaşkınlıkla izliyoruz.
Sorunun özüne inerek tahlil yollarını geliştirmek gerekir. Aksi takdirde Tıp Fakültesinden yeni mezun olanlarla senelerca uzmanlık eğitimi almış, deneyimli tabipleri kıyaslamaya kalkarsak öncedenemirde haksızlık yapmış oluruz ki, bu da gerçekten Allah’ın gücüne masraf.
Kendisi de bir doktor olan Sıhhat Bakanı Sayın Koca, misyon başında bulunup Hipokrat yeminine bağlı olanlarla, kredi kart yeminine bağlı olanları tespit etmekte acze düşmüşse vay halimize!
özetlemek gerekirsesı; bu sorun daha fazla büyümeden hekimlerimizin fiyat konusu tahlile kavuşturulmalıdır.
Pahalı basın mensupları,
Yoksulluk hududunda yaşayan yalnızca hekimlerimiz değil, toplumun büyük bir kısmı açlık sonunun altında hayat uğraşı vermektedir. Taban fiyatın 4 bin 253 lira olarak uygulandığı yılbaşında 11,51 lira olan motorin bugün 23 lira olmuş. Pazarda patlıcan 28 lira, maydanoz 5 liraya satılıyor!
İşsizlik aslına bakarsanız almış başını gidiyor. Bugün açıklanan resmi sayılara nazaran Ocak ayında % 11,4 düzebir daha ulaşmış, geniş tarifli işsizlik ise % 22,9 düzeyine yükselmiştir. Yani 4 şahıstan biri işsizdir.
Buna can dayanmaz! Bu gidiş, gidiş değildir demiştik.
İktisat bugüne kadar makûs yönetiliyordu, bugün artık yönetilemez hale gelmiştir. 2002’de AK Parti’ye hükümeti devrederken yaşanabilir bir Türkiye vermiştik. Bugünkü görüntüyü tanım edecek söz bulmakta zorlanıyoruz.
Demokratik Sol Parti olarak her fırsatta ortaya koyduğumuz tahlil tekliflerimize kulak verin ve vakit geçirmeden Karma İktisat modeline dönün. Aksi takdirde bugün olduğu üzere stokçuların takibini vatandaştan bekler hale gelirsiniz.
Tarım Bakanının nazaranvden affedilmesi (!) bugüne kadar tarımda yapılan yanlışları telafi edemez. Türkiye hemen ziraî üretim ve kalkınma atağını başlatmalıdır.
Ekilebilir tüm alanlar çiftçilerimize bedelsiz tahsis edilmelidir, gerekirse birinci iki yıl her türlü vergiden de muaf tutulmalıdır.
Bu uygulamanın da başlangıcı Büyükşehir Yasasını değiştirmek olmalıdır. Köyler, asıl sahiplerine geri verilmelidir. Dünya’da kendi kendine yeten yedi ülkenden bir iken, bugün Ukrayna’dan Ayçiçek yağı taşıyan gemilerin yolunu gözler hale gelmek bizim kanımıza dokunuyor.
Bedelli arkadaşlar,
2023 seçimlerine gerçek süratle yol aldığımız süreçte siyaset arenasındaki karmaşıklık her geçen gün biraz daha artmakta, sapla samanın ayırt edilemediği bir görüntüye evrilmektedir.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ismi altında “özel bir tarihte” kamuoyu ile paylaşılan belgeyi incelediğimizde sahiden Türkiye’ye yeni bir kıyafet hazırlandığını, asırlık Cumhuriyet rejimi yerine farklı bir sistemin kurgulanmak istendiğini çarpıcı bir biçimde bakılırsabiliyoruz.
20 yıldır işbaşında bulunan AK Parti devrini 2002-2015 ve 2015-2022 olarak ikiye ayırırsak, bugün gelinen noktada Millet İttifakını kurgulayan oyun kurucuların zati 1. AK Parti periyodu arayışında olduklarını net bir biçimde görmek mümkündür.
Anayasamızın birinci dört hususundaki hassasiyetleri bir daha tartışma konusu haline getiren, Cumhuriyetin aşil topuğu olan lâiklik prensibini “din ve vicdan özgürlüğü” kalıbına sokarak iğdiş eden bir zihniyetin, bölücü terör örgütü ve siyasi uzantılarının beklentilerini karşılayan bir kadro talepleri pervazsızca ortaya koyan anlayışın tezahürüne şahit oluyoruz.
Bu örtülü işgal senaryosuna bugün için sessiz duran milliyetçi, demokrat kitle yapılanmalarının nasıl bir refleks geliştireceklerini de vakit bize gösterecektir.
Gerçekten Türk milleti olarak tarihi bir müddetçten geçiyoruz. Global emperyalizmin ortaya koyduğu bu senaryo toplumu kırk katır mı, kırk satır mı ikilemine mahkûm etme niyetindedir.
Ve ne acıdır ki bu emperyalistler, yüz yıl öncesinin intikamını, kendisini bu topraklardan sürüp çıkaran iradenin bugünkü yöneticileri eliyle almak istemektedir.
Asil Türk milleti buna asla müsaade vermeyecektir.
Demokratik Sol Parti dün olduğu üzere bugün de inançlı ve kararlı duruşuyla bu oyunu bozacaktır, Atatürk’ün çizdiği istikamette milliyetçi, vatansever, sol bir parti olarak siyasetin inançlı adresi özelliğini öne çıkaracaktır.
Pahalı basın mensupları,
Bu vesileyle Demokratik Sol Parti olarak 12. Olağan Kurultay çalışmalarımızın da başlatılması sonucumızı sizlerle paylaşmak isterim. Bu kapsamda İlçe kongrelerimizi Haziran ayının birinci haftasına kadar, Vilayet kongrelerimizi de Ağustos ayının birinci yarısına kadar gerçekleştirip daha sonrasında Kurultayımızı toplayacağız.
Türkiye’nin içine düşürüldüğü bu badireli süreçten en az ziyanla kurtarılması inancında olan tüm yurtseverleri, lâik Cumhuriyete ve Atatürk prensiplerine yürekten bağlı tüm yurttaşlarımızı ak güvercinli mavi bayrağımızın altında toplanmaya davet ediyorum.
Toplumun ortak paydası olabilmiş, 36 yıllık geçmişi ve üç kere devlet yönetme deneyimiyle, tahrip edilen tüm bedelleri ve ilgileri bir daha rayına oturtacak bir siyasi yapı olarak Demokratik Sol Parti buna hazırdır.
Pahalı basın mensupları,
bundan evvelki basın toplantımızda, global emperyalizmin ikinci dünya savaşından daha sonra, yani son paylaşım savaşından daha sonra önemli bir siyasi kriz yaşadığına işaret etmiş, “Dünya siyasi sistemi yeni bir surece girmiştir.” tespitinde bulunmuştum.
Ne yazık ki, bugün itibariyle yaşananlar ve dahası önümüzdeki süreçte yaşanması olası olaylar yeni dünya nizamı inşasının başladığı izlenimini yaratmaktadır.
Türkiye kendini bu kıskaçtan kurtaracak siyasetleri acilen hayata geçirmeli, bilhassa dış dünyaya karşı ulusal birlik ve toplumsal bütünlüğümüzün gücünü hissettirmelidir.
İktidarıyla, muhalefetiyle siyaset kurumu bu tarihî misyonu üstlenmekten imtina edemez.
Bu kapsamda, Sayın Cumhurbaşkanının evvelki gün yaptığı konuşmasında; “… bu biçimde devirler ülkelerin ve milletlerin tıpkı iki elin parmakları üzere kilitlendiği, tek yumruk, tek yürek haline geldiği periyotlar olmalıdır. (…) Biz bu birliği, birlikteliği, kardeşliği her şeyin üstünde ve önünde tuttuğumuzu söylüyoruz. Tıpkı görüşte olan herkesle ülkenin ve milletin selameti için oturmaya, konuşmaya, uzlaşmaya, bir arada yol yürümeye hazırız. Bunun için de dürüstlük, samimiyet, açık yüreklilik ve açık sözlülük lazım.” telaffuzunu pahalı bulduğumuzu söz etmek isterim.
Natürel ki, bu bahiste birinci adımı atması gerekenlerin de, bu kelamları söyleyenlerin olduğu, devleti yönetenlerin olduğu tartışmadan varestedir. Bakınız; Rusya – Ukrayna savaşının 15.nci gününde gelinen duruma bir tarif koymak gerekirse; bu kirli savaşı kimin kazanacağının tartışıldığı bir gündemi oluşturanların bilmeleri gerekir ki; bu savaşın kaybedeni insanlık olacaktır!
Büyük resmi gözden kaçırmayalım. Bu bir global paylaşım savaşıdır, kuvvetli olanlar kazanacaktır. Fakat bu güç evvela inanç gücüdür.
Türkiye topraklarını da kirli planlarının içerisine alan herkes epey âlâ bilmelidir ki, Türk milleti kurtlar sofrasında asla meze yapılamaz!” tabirlerini kullandı.
Hibya Haber Ajansı
Demokratik Sol Parti Genel Lideri Başkan Aksakal, gerçekleştirdiği basın toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini kıymetlendirdi.
Aksakal açıklamasında;
“Değerli basın mensupları, saygıdeğer arkadaşlarım,
Covid-19 pandemisinde tesir ve yayılma suratının azaldığı izlenimi veren bir surece girmiş görünüyoruz. Çünkü günlük olay ve vefat sayılarındaki düşüş trendi bu görüşümüzü güçlendiriyor.
Ümit ederiz ki; tüm insanlık bu melânetten en kısa vakitte kurtulur ve rahat bir nefes alır. Biz bir daha de aşılarımızı tamamlayalım, bilhassa kapalı alanlarda ve toplu taşıma araçlarında maskelerimizi kullanmayı sürdürelim. Önlem her şeyden değerlidir.
Olağan bu ortada koronavirüsün gribal enfeksiyonlarla bir ortada seyrettiği gerçeğini de göz gerisi etmeyeceğiz, çünkü “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.” diye bir atasözümüz vardır, uzun senelerdan daha sonra gerçekten bu seviyede bir mevsimsel olayla da karşı karşıyayız.
Sibirya’dan gelen soğuk hava kütlesi ve birlikteinde ağır kar yağışıyla birlikte kimi vilayetlerimizde eğitimin ve kamu hizmetlerinin aksamasına sebep olan kaidelerin da toplumsal zahmet yaratmadan ortadan kalkmasını temenni ediyoruz. İki yıldır bizleri ve tüm dünyayı esareti altına alan pandemi ile gayrette sıhhat çalışanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
Yalnızca salgında değil, her türlü hastalığın tedavisinde canhıraş emek veren tabiplerimiz bu insanüstü çabalarıyla büyük bir fedakârlık ortaya koymuşlar, koymaya da devam etmektedirler.
Büyük Atatürk’ün “beni Türk tabiplerine emanet ediniz.” kelamı rastgele söylenmiş, içeriksiz ve mesnetsiz bir talep değildir.
Sayın Cumhurbaşkanının evvelki gün bayan Muhtarlarla buluşmasında bu mevzudaki yakınmasında kullandığı jargon gerçek olmamıştır.
olağan olarak devletimiz eğitime en üst seviyede yer hazırlamakta ve sahiden dünyada kendi alanında epeyce ünlü doktorların, cerrahların, hukukçuların, mühendislerin, sanatkarların yetiştirilmesine imkân sunmaktadır. aslına bakarsanız asli nazaranvi de budur. Lakin bu biçimde oldu diye, meslek mensuplarının yoksulluk hududunun altında bir maaşa istek göstermesi beklenmemelidir. Bugün resmi datalara nazaran Şubat ayı yoksulluk sonu 15 bin lirayı geçmiş, 20 bin liraya merdiven dayamıştır. Hele ki; Covid-19 pandemisi yerini artırım pandemisine bırakmışken, akaryakıtta her gün farklı bir fiyatla karşılaşan bir doktora 8 bin lira ile 25 bin lira aralığında fiyatı lâyık görmüşseniz bunun ortalaması 11 bin 500 lira yapar, demek ki bütün tabiplerimiz yoksuldur!
“Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren hekimlerimizi istihdam ederiz. Gerekirse yurtharicinden ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz.” demek gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Üniversiteyi yeni bitiren tabiplerin mecburî hizmet kapsamında esasen istihdam edildiklerini, buna karşın kıymetli seviyede doktor açığının varlığını Sayın Cumhurbaşkanının bilmesi gerekmiyor mu?
Buradan her fırsatta söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Sayın Cumhurbaşkanına Sıhhat Bakanı bu konularda ayrıntılı sunum yapmıyor mu, yakın danışmanları nasıl bilgi veriyor sahiden şaşkınlıkla izliyoruz.
Sorunun özüne inerek tahlil yollarını geliştirmek gerekir. Aksi takdirde Tıp Fakültesinden yeni mezun olanlarla senelerca uzmanlık eğitimi almış, deneyimli tabipleri kıyaslamaya kalkarsak öncedenemirde haksızlık yapmış oluruz ki, bu da gerçekten Allah’ın gücüne masraf.
Kendisi de bir doktor olan Sıhhat Bakanı Sayın Koca, misyon başında bulunup Hipokrat yeminine bağlı olanlarla, kredi kart yeminine bağlı olanları tespit etmekte acze düşmüşse vay halimize!
özetlemek gerekirsesı; bu sorun daha fazla büyümeden hekimlerimizin fiyat konusu tahlile kavuşturulmalıdır.
Pahalı basın mensupları,
Yoksulluk hududunda yaşayan yalnızca hekimlerimiz değil, toplumun büyük bir kısmı açlık sonunun altında hayat uğraşı vermektedir. Taban fiyatın 4 bin 253 lira olarak uygulandığı yılbaşında 11,51 lira olan motorin bugün 23 lira olmuş. Pazarda patlıcan 28 lira, maydanoz 5 liraya satılıyor!
İşsizlik aslına bakarsanız almış başını gidiyor. Bugün açıklanan resmi sayılara nazaran Ocak ayında % 11,4 düzebir daha ulaşmış, geniş tarifli işsizlik ise % 22,9 düzeyine yükselmiştir. Yani 4 şahıstan biri işsizdir.
Buna can dayanmaz! Bu gidiş, gidiş değildir demiştik.
İktisat bugüne kadar makûs yönetiliyordu, bugün artık yönetilemez hale gelmiştir. 2002’de AK Parti’ye hükümeti devrederken yaşanabilir bir Türkiye vermiştik. Bugünkü görüntüyü tanım edecek söz bulmakta zorlanıyoruz.
Demokratik Sol Parti olarak her fırsatta ortaya koyduğumuz tahlil tekliflerimize kulak verin ve vakit geçirmeden Karma İktisat modeline dönün. Aksi takdirde bugün olduğu üzere stokçuların takibini vatandaştan bekler hale gelirsiniz.
Tarım Bakanının nazaranvden affedilmesi (!) bugüne kadar tarımda yapılan yanlışları telafi edemez. Türkiye hemen ziraî üretim ve kalkınma atağını başlatmalıdır.
Ekilebilir tüm alanlar çiftçilerimize bedelsiz tahsis edilmelidir, gerekirse birinci iki yıl her türlü vergiden de muaf tutulmalıdır.
Bu uygulamanın da başlangıcı Büyükşehir Yasasını değiştirmek olmalıdır. Köyler, asıl sahiplerine geri verilmelidir. Dünya’da kendi kendine yeten yedi ülkenden bir iken, bugün Ukrayna’dan Ayçiçek yağı taşıyan gemilerin yolunu gözler hale gelmek bizim kanımıza dokunuyor.
Bedelli arkadaşlar,
2023 seçimlerine gerçek süratle yol aldığımız süreçte siyaset arenasındaki karmaşıklık her geçen gün biraz daha artmakta, sapla samanın ayırt edilemediği bir görüntüye evrilmektedir.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ismi altında “özel bir tarihte” kamuoyu ile paylaşılan belgeyi incelediğimizde sahiden Türkiye’ye yeni bir kıyafet hazırlandığını, asırlık Cumhuriyet rejimi yerine farklı bir sistemin kurgulanmak istendiğini çarpıcı bir biçimde bakılırsabiliyoruz.
20 yıldır işbaşında bulunan AK Parti devrini 2002-2015 ve 2015-2022 olarak ikiye ayırırsak, bugün gelinen noktada Millet İttifakını kurgulayan oyun kurucuların zati 1. AK Parti periyodu arayışında olduklarını net bir biçimde görmek mümkündür.
Anayasamızın birinci dört hususundaki hassasiyetleri bir daha tartışma konusu haline getiren, Cumhuriyetin aşil topuğu olan lâiklik prensibini “din ve vicdan özgürlüğü” kalıbına sokarak iğdiş eden bir zihniyetin, bölücü terör örgütü ve siyasi uzantılarının beklentilerini karşılayan bir kadro talepleri pervazsızca ortaya koyan anlayışın tezahürüne şahit oluyoruz.
Bu örtülü işgal senaryosuna bugün için sessiz duran milliyetçi, demokrat kitle yapılanmalarının nasıl bir refleks geliştireceklerini de vakit bize gösterecektir.
Gerçekten Türk milleti olarak tarihi bir müddetçten geçiyoruz. Global emperyalizmin ortaya koyduğu bu senaryo toplumu kırk katır mı, kırk satır mı ikilemine mahkûm etme niyetindedir.
Ve ne acıdır ki bu emperyalistler, yüz yıl öncesinin intikamını, kendisini bu topraklardan sürüp çıkaran iradenin bugünkü yöneticileri eliyle almak istemektedir.
Asil Türk milleti buna asla müsaade vermeyecektir.
Demokratik Sol Parti dün olduğu üzere bugün de inançlı ve kararlı duruşuyla bu oyunu bozacaktır, Atatürk’ün çizdiği istikamette milliyetçi, vatansever, sol bir parti olarak siyasetin inançlı adresi özelliğini öne çıkaracaktır.
Pahalı basın mensupları,
Bu vesileyle Demokratik Sol Parti olarak 12. Olağan Kurultay çalışmalarımızın da başlatılması sonucumızı sizlerle paylaşmak isterim. Bu kapsamda İlçe kongrelerimizi Haziran ayının birinci haftasına kadar, Vilayet kongrelerimizi de Ağustos ayının birinci yarısına kadar gerçekleştirip daha sonrasında Kurultayımızı toplayacağız.
Türkiye’nin içine düşürüldüğü bu badireli süreçten en az ziyanla kurtarılması inancında olan tüm yurtseverleri, lâik Cumhuriyete ve Atatürk prensiplerine yürekten bağlı tüm yurttaşlarımızı ak güvercinli mavi bayrağımızın altında toplanmaya davet ediyorum.
Toplumun ortak paydası olabilmiş, 36 yıllık geçmişi ve üç kere devlet yönetme deneyimiyle, tahrip edilen tüm bedelleri ve ilgileri bir daha rayına oturtacak bir siyasi yapı olarak Demokratik Sol Parti buna hazırdır.
Pahalı basın mensupları,
bundan evvelki basın toplantımızda, global emperyalizmin ikinci dünya savaşından daha sonra, yani son paylaşım savaşından daha sonra önemli bir siyasi kriz yaşadığına işaret etmiş, “Dünya siyasi sistemi yeni bir surece girmiştir.” tespitinde bulunmuştum.
Ne yazık ki, bugün itibariyle yaşananlar ve dahası önümüzdeki süreçte yaşanması olası olaylar yeni dünya nizamı inşasının başladığı izlenimini yaratmaktadır.
Türkiye kendini bu kıskaçtan kurtaracak siyasetleri acilen hayata geçirmeli, bilhassa dış dünyaya karşı ulusal birlik ve toplumsal bütünlüğümüzün gücünü hissettirmelidir.
İktidarıyla, muhalefetiyle siyaset kurumu bu tarihî misyonu üstlenmekten imtina edemez.
Bu kapsamda, Sayın Cumhurbaşkanının evvelki gün yaptığı konuşmasında; “… bu biçimde devirler ülkelerin ve milletlerin tıpkı iki elin parmakları üzere kilitlendiği, tek yumruk, tek yürek haline geldiği periyotlar olmalıdır. (…) Biz bu birliği, birlikteliği, kardeşliği her şeyin üstünde ve önünde tuttuğumuzu söylüyoruz. Tıpkı görüşte olan herkesle ülkenin ve milletin selameti için oturmaya, konuşmaya, uzlaşmaya, bir arada yol yürümeye hazırız. Bunun için de dürüstlük, samimiyet, açık yüreklilik ve açık sözlülük lazım.” telaffuzunu pahalı bulduğumuzu söz etmek isterim.
Natürel ki, bu bahiste birinci adımı atması gerekenlerin de, bu kelamları söyleyenlerin olduğu, devleti yönetenlerin olduğu tartışmadan varestedir. Bakınız; Rusya – Ukrayna savaşının 15.nci gününde gelinen duruma bir tarif koymak gerekirse; bu kirli savaşı kimin kazanacağının tartışıldığı bir gündemi oluşturanların bilmeleri gerekir ki; bu savaşın kaybedeni insanlık olacaktır!
Büyük resmi gözden kaçırmayalım. Bu bir global paylaşım savaşıdır, kuvvetli olanlar kazanacaktır. Fakat bu güç evvela inanç gücüdür.
Türkiye topraklarını da kirli planlarının içerisine alan herkes epey âlâ bilmelidir ki, Türk milleti kurtlar sofrasında asla meze yapılamaz!” tabirlerini kullandı.
Hibya Haber Ajansı